57 yaşındayım ve düne kadar devlet memuru olarak çalıştım; devletten maaş aldım. O maaşla kendimi, evlendikten sonra da ailemi geçindirdim. Bir kuruş haram lokma ne benim ne de aile bireylerimin kursağından geçmedi. Devlete olan sevgi ve saygım sonsuz. Şimdiye kadar da demokratik hakkımı sadece sandıkta oy vererek kullandım. Araba kullanırken bir trafik polisi durdursa hiç bir noksanımın olmamasına rağmen heyecanlanırım. Bir devlet dairesine girdiğimde memurlara sonsuz saygı göstermeye çalışırım. Benim yetişme tarzım bu.
Atatürk'ün bu devleti nasıl oluşturduğunu, o kadar fiziki savaştan sonra nasıl manevi uğraşlarla bu milleti yarattığının fazlasıyla bilincindeyim.
Benim 30 sene önce Atatürk'ün Prof. Dr. A. Afetinan'a dikte ettirdiği "Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları" ismiyle 1969 yılında yayımlanan kitaptaki, Atatürk'ün eski dille ifade ettiği, bugün tartışılan vatan, millet, ümmet, milliyetçilik, ulusalcılık, Türk, kavramlarını bu gün anlaşılabilecek dile çevirebilmek için aylarca uğraştım. O zaman harbiyedeki hocalarımdan, başta rahmetli anayasa profesörü İsmet Giritli olmak üzere bir çoğundan yardım aldım. Ama o günün şartlarında ne yazık ki çalışmamı kitaplaştıramadım. Önemli değil, sonra başkaları tarafından değerlendirildi, yazılı hale getirldi.
Artık yetti.
Yetti ve bitti.
Benim bloğum gibi sadece ve sadece organik tarımla uğraşan insanların takibettiği, nasıl daha iyi beslenebiliriz diyen insanlara, siyasetle bu bloğun işi olmaz diyordum. Ama yettti
Bitti.
Bu satırları ağlayarak yazarken, biricik kızım Taksim'de, biz ise sevgili eşimle Atakent'te yeter gari diyoruz. İşte fotoğrafları.
Bu insanların hepsi genç.
Hepsi pırıl pırıl.
İstedikleri sadece özgürlük.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder